Patolli: Bir Antik Mezoamerikan Oyunu

286

(Bu yazı 01.08.2020 tarihinde www.kayipdunya.com’da yayımlanmıştır ve Kayıp Dünya ekibinin izni ile d12Macera sitesinde arşivlenmiştir.)

Mezoamerika, günümüzde Meksika ile Kosta Rika arasında kalan, Kolomb öncesi (ya da 15. ve 16. yüzyıllardaki İspanyol sömürgeleştirmesinden önceki dönem) halkların kurduğu medeniyetleri kapsayan bölgedir. Yaklaşık M.Ö.900’lerde kurulan ufak yerleşimler sırasıyla Olmek, Zapotek, Maya ve Toltek uygarlıklarının inşa ettiği kent devletlerine dönüşür. M.S.12.yy’da göçebe Aztekler, güneye inip günümüz Meksika topraklarına gelir. Komşu medeniyetlerle karşılaştırıldığında köklü bir kültürü olmayan bu halk, diğer toplumların dağınık yönetim şeklinden faydalanarak üzerlerinde hâkimiyet kurmayı başarır. Aztek hükümdarlığı, iki yüzyıl içinde genişleyerek Orta Amerika’nın önemli kent devletlerini topraklarına katıp imparatorluk haline gelir. İkinci adları olan Meksika’yı bütün bir ülkeye mal ederler. Bu bölgedeki medeniyetlerin kültürel gelişimleri ve değişimleri 1519’daki İspanyol işgaline kadar devam etmiştir. Mezoamerika medeniyetlerinin aralarındaki uygarlık farklılıklarına rağmen hepsi için değişmeyen kültürel öğelerin başında bir masaüstü oyunu olan patolli gelmektedir. Patolli’nin (İspanyolca Patole) Aztek lisanındaki anlamı; fasulye ya da bakla tanesidir.

Patolli, Amerika kıtasında bilinen en eski masaüstü oyundur. Teotihuacanos (M.Ö.200-M.S.650) kültürüne ve Tolteklere (M.S.750-1000) ait olduğu bilinmektedir. Aslında oyun yerine zamanında popüler olmuş bir kumar çeşidi demek daha doğru olacaktır. Oyun, daha çok Aztek medeniyetiyle özdeşleştirilmiştir. Bunun en büyük sebebi; soylu sınıf ya da sıradan halk fark etmeksizin Aztek toplumunun tüm kesimlerinde bağımlılık yaratmasıdır. Kıymetli taşlar, altın, tahıl, toprak ve hatta köle karşılığında büyük patolli partileri düzenlenmekteydi. Azteklerin son imparatoru II. Montezuma’nın (1) soylu sınıfını patolli oynarken izlemeyi çok sevdiği söylenmektedir. Toplumun her katmanında büyük bir ilgiyle oynanması bu oyunu İspanyol işgali sonrasında kültürel asimilasyonun hedefi haline getirmiştir ve oynanması yasaklanmıştır. Altın şehir El Dorado efsanesinin esin kaynağı, Aztek imparatorluğunun başkenti Tenochtitlan’ın yağmalanması sırasında oyun kuralları dâhil kültürel kayıtları içeren binlerce kodeks yakılmıştır. Geride kalan az sayıda kodeksin (2) incelenmesinden, misyonerlere ait sömürge el yazmalarından ve yerel halktan elde edilen bilgilerle antik oyun tarihçisi Robert Charles Bell tarafından patollinin kuralları 1960’larda yeniden derlenmiştir (bkz. Board And Table Games From Many Civilizations 1-2).

BİR TANRI, BİR GÖRÜNMEZ OYUNCU VE HAKEM

Patollinin oynanışını gösteren el yazmalarında bazen sol tarafta gösterişli kıyafetler içinde bir oyuncu ya da hakem resmedilmiştir. Bu kişi; Aztek mitolojisinde oyun, sanat, dans, çiçekler ve şarkının tanrısı Macuilxochitl’dir (diğer adı Xōchipilli – meraklısı için IPA okunuşu ʃu˕ːt͡ʃiˈpiɬːi).  Xōchipilli, tütün ve halüsinojenik bitkilerle birlikte tasvir edilen, eğlence ve patolli meraklısı bir tanrı olarak kabul edilmektedir).

OYUNA BAŞLARKEN

Oyunu denemek için mukavvadan basit bir model yaptım. Mutfaktan yürüttüğüm beş adet fasulyeyi de zar olarak kullandım.

Oyun için gerekenler:

  • Oyun matı. Patolli genellikle deri ya da dokunmuş kumaş üzerine çizilerek oynanırdı. Çarpı şeklinde çizilmiş altmış kareden oluşurdu. Usta oyuncular oyun matlarını rulo halinde yanlarında taşır, kazançlarını pattoliden kazandıkları kumar geliri oluştururdu.
  • Bir tarafı işaretlenmiş beş adet fasulye tanesi. Oyundaki şans faktörünü, piyonların hareket sayısını belirler. Zar yerine kullanılmaktadır.
  • Her oyuncu için altı adet piyon yerine kullanılacak taş.

Patolli bir yarış oyunudur. Piyonlarının tümünün turunu tamamlayan ilk oyuncu kazanır. Oyunun orijinalindeyse diğer oyuncuların oyun için ortaya koydukları servetin tamamını alan kimse oyunu kazanmaktadır. İki kişinin ya da dört kişinin oynayışına göre piyonların turlarını tamamlama şekilleri biraz farklıdır. Aşağıda belirtilenler iki kişilik oyun için kullanılan kurallardır.

Oyunun özellikleri;

  • Oyunun başında sıranın belirlenmesi için tüm oyuncular fasulyeleri atar ve çizgili yüzü en fazla sayıda fasulye getiren oyuncu oyuna başlar. Orijinalinde yaşı en genç oyuncu önce başlamaktadır.
  • Her hamle hakkı sadece tek bir piyon için kullanılabilir. Hamle sayısı piyonlar arası paylaştırılamaz.
  • En uçta yer alan kareler başlangıç ve aynı zamanda bitiş kareleridir. Atılan fasulyelerin işaretli gelen yönlerinin sayısı kadar oyun matındaki bir piyon ilerletilebilir ya da oyuna yeni piyon sürülebilir. Turunu bitirip başlangıç karesine geri dönen piyonlar oyunu tamamlar.
  • Ortada yer alan koyu çizgili dört kare hariç aynı kare üzerine iki piyon gelemez. Gelmesi halinde o oyuncunun hamle hakkı ortadan kalkar sıra diğer oyuncuya geçer.
  • Ortadaki dört karede rakip oyuncuların piyonları üst üste gelebilir. Bu durumda altta kalan piyon oyun dışı kalır ve yeniden oyuna başlaması gerekir.
  • Köşelerde yer alan yarım üçgen biçimli alanlar ceza alanlarıdır. Buraya piyonu gelen oyuncu bir sonraki hareket hakkını kaybeder. Oyunun orijinalinde bu alana gelen piyonun sahibi ortaya koyduğu servetinden rakip oyuncuya bir miktar vermek zorundadır.

(1): Montezuma’nın Gizli Hazinesi: Bir rivayete göre imparator, hazinesine sahip olmak isteyen ve onu vahşice öldüren Hernán Cortés’i lanetlemiştir. İlerleyen yıllarda Cortés’in İspanya krallığında istenmeyen adam ilan edilmesi, Cezayir seferinde Osmanlı Donanmasıyla karşılaşıp ölümden kıl payı kurtulması ve sefalet içinde ölmesi buna bağlanır. Diğer bir rivayete göre Montezuma ihanetle suçlanarak halkı tarafından linç edilir. İmparator can verirken halkını lanetler. Bu lanet, imparatorun altınlarının bulunamayıp halkının refaha kavuşamamasının ve başkent Tenochtitlanüzerine inşa edilenMexico City’nin her yıl 10 cm kadar suya batmasının sebebi olarak gösterilmektedir.

(2): Codex Magliabechiano: Çoğunlukla Aztek kozmolojisi ve dini öğelerini resimlerle anlatan el yazmasıdır (bkz. https://libraries.mit.edu/150books/2011/05/09/1983/).

Ormanın Ötesindeki Adam
WRITTEN BY

Ormanın Ötesindeki Adam

Karadeniz'de doğdu, İç Anadolu'da büyüdü, Marmara'da yaşıyor. Mesleğinin ördüğü boğucu duvarlar arasında bulduğu çatlaklardan kaçıp ya tabiata sığınıyor ya da zarları yanındaysa GM'lik yaparak nefes almaya çalışıyor. Hayatın bir gerçeği ne yazık ki her şeyin sonunda kürkçü dükkanına geri dönüyor. Fakat bir sonraki kaçış için çatlaklar araması gerektiğini unutmuyor.