Bağlantısızlar İttifakı #5: Wu Lung

110

(Bu yazı dizisi 12.06.2020 – 15.07.2020 tarihleri arasında www.kayipdunya.com’da  yayımlanmıştır ve Kayıp Dünya ekibinin izni ile d12Macera sitesinde arşivlenmiştir.)

ANTİK ÇİN’DE SİHRİN KISA TARİHİ

Sihrin tıpkı Yangtze Nehri gibi güçlü aktığı çağlarda, göksel varlıkların lütfuna sahip Han hanedanının, ejderhaların sırtında yeryüzüne indiği ve dünyaya düzen getirdiği söylenir. Bu harmoniyi sağlayanlar yüce kişilik Sarı İmparator Huangdi, yardımcıları ve onların soyundan gelen Wu Lung’dur.

Çin İmparatorluğu, geçmişte Batı dünyası tarafından ejderha gibi görkemli bir sembolle anılırdı. M.S.1368’de Ming Hanedanlığı ile belirginleşen bu sembolün ardında, hem derin bir tarihi geçmişin hem de birçok farklı inançla çevrelenmiş doğaüstü varlıkların (Shen) etkisi göz ardı edilemez. Onların doğrudan topluma dâhil olmasındaysa Batıdakinin aksine karanlık ve aydınlık güçlerin bir arada var olmasının gerekliliği felsefesinin de etkisi büyüktür. Göksel dünyanın seçilmiş hükümdarları İmparatorlar, hem halkın hem de binlerce cennet ve cehennemin bu dünyada ikamet eden sakinlerinin de mutlak hükümdarıydı.

Ming Hanedanlığı dönemiyle birlikte imparatorlukta Chi’n Ta (Yıldırım İnsanları; sihir kullanıcıları için kullanılan terim) etkisi her yerdeydi. Sarayda hanedan mensubu seçkin Wu Lung, devasa bir imparatorluğu ilahi yetkiyle yönetiyordu. Fakat gücün getirdiği kibir gözlerini kör etmişti. Tüccar ve zanaatkârların kurduğu Dalou’laoshi (Beş Metal Ejder) ilerleyen yüzyıllarda Batılı kâşifler aracılığıyla Daedalan loncalarıyla tanışacak ve uzak doğuda Teknokrasinin temelini atacaktı. Akashayana (Akashic Kardeşlik), savunma sanatı okullarında, tapınaklarda ve manastırlarda etkindi. Saray siyasetindeki yozlaşmadan Wu Lung’u sorumlu tutuyordu. Diğer taraftan Wu Lung, Akashayana’yı da ilahi harmoniyi ve ezoterik öğretileri bozmakla suçluyordu. Kırsaldaysa kendilerini hakir gören saraylılar ile hesaplaşma derdindeki Wu Keng, iblislerle tehlikeli bir işbirliğine girmişti. Bu yüzden Teknokrasinin cadı avından önce, ruhlarını bağladıkları iblisler tarafından kökleri kazınacaktı. Hepsinin üstündeyse, gölgelerin ardında hem soylu sınıfın hem de sıradan halkın iplerini elinde bulunduran Wan Kuei (vampirler) bulunmaktaydı. Birçok doğaüstü varlığa göre vampirler, dünyadaki bozulmanın asıl nedeniydi. Ancak ilahi gücün dengesi için gereli bir unsur olarak görülüyordu. Sihir kullanıcıları için anlaşılmaz ve gizemli olan bu yaratıklara, Wu Lung‘un saltanat meclisinde ve Akashayana’nın tapınaklarında rastlanılıyordu. Kendi Cennetlerine bir gün geri dönebilmek için çabalayan Hsien (Periler-bkz. Changeling the Dreaming, World of Darkness Tokyo) ile Tabiat Ana’nın dengesini korumak için mücadele eden Hengeyokai (Şekil değiştirenler; Kurt adam ve diğer türler) bambaşka ilahi bir mücadele içindeydiler.

Wu Lung, Büyük Toplanma’yı batı topraklarındaki sapkın serflerin eğlencesi gibi görüyordu. Dalou’laoshi ile ilişkiler kurmak varken barbarların zavallı mistik birliğine katılmak onlara gülünç geliyordu. Keşifler çağıyla başlayan ticaret yarışı, çetin siyasi ve askeri mücadeleler (afyon savaşları gibi), imparatorluğun çöküşü, devrim, ikinci dünya savaşı ve günümüzün modern ticaret anlaşmazlıkları, uzak doğunun en geniş ve çeşitli kültürel yapısını barındıran ülkesinin doğaüstü sakinlerini de derinden etkileyecekti. Saltanat sevdası, kibir ve cinsiyet ayrımcılığıyla önünü görmekten aciz Wu Lung’u tepetaklak edecek gelişmeler bekliyordu.

ÇİN’İN EJDER İMPARATORLARI – WU LUNG

Atalarının ve ruhlar âleminin habercileri olan Wu Lung, İmparatorluk zamanında toplum içinde her zaman idareci, vali vb. yönetici soylu sınıfı içinde yer alarak karmaşık bürokratik yapıyı manipüle etmiştir. Siyaset, Konfüçyüs öğretileri, dini ve mistik ilimler konularında disiplinli bir eğitimden geçerlerdi. Ruhlar dünyasından bir varlık hizmet vermek istediğinde buna aracılık ederlerdi.  Aynı saray bürokrasisi Wu Lung içinde de kendisini gösterirdi. Tahtta, T’ien K’ung te Huan Ti Wu Lung (Ejder Sihirbazlarının Kutsal İmparatoru) yer alırdı. Bir alt kademede Feng Huang Hou Wu (Fenix Büyücü İmparatoriçe) bulunur ve lidere eşlik ederdi. Yeri asla değişemezdi. Reenkarnasyonla yeniden aynı göreve geleceğine inanılırdı. Organizasyon yapısında kadınlar için tahsis edilmiş başka bir unvan ya da yer yoktu. Ardından Hu Kuei Tsu Wu (Kaplan Lord Sihirbaz) gelirdi. Sihir kullanıcılarının askeri kanadını idare eder ve sekiz Kieu Tsu (Kaplan Lord) ona hizmet ederdi. Altlarında Pu Chang (müfettiş) vardı ve Nan Wu (kıdemli öğrenci) ve Ch’uang Shih (çömez) eğitecek Sifuları (ustaları) seçerlerdi. En alttaysa Sheng Shou (aday öğrenciler) bulunurdu. Kehanet ve ruhların yönlendirmesiyle, en uygun öğrencinin içindeki avatarı açığa çıkarırlardı. Aday tamamen Çinli ve yüksek kasttan tercih edilirdi. Kadın öğrenciler nadiren kabul edilir ve daima alt statüde hatta şeytani Wu Keng’in çiftçi-sihirbaz cadılarıyla bir tutulurdu.

Güçlerini Chi’nin akışını kontrol ederek, yoğun ritüellerle birlikte kullanırlardı. Sadece çok güçlü üstatlar gösterişli ayinler eşliğinde Cennetler ve Dünya arasındaki bağlara doğrudan müdahale edebilirdi (vulgar magic). Altın en sevdikleri elementtir. Onlar için altın, saflığı asla kirletilemeyecek kutsal bir metaldir. Özellikle mühür yaratımı gibi sihir uygulamalarında altın ana odak malzemesidir.

Daedalan loncalarıyla kurdukları yakın ilişkilere güvenmeleri ve kibirleri, düşüşlerine neden olmuştur. 1700’lerde Çin’deki Akashayana etkisi de azalınca ne Daedalan loncalarının ne de Mistik Geleneklerin kendi siyasi güçlerini alt edeceğini fark etmeden iki yüzyıl kadar dış dünyanın yeniliklerine sırtlarını çevirerek rahat bir yaşam sürdürdüler. Fakat Batılı devletlerin gelişi, Teknokrasinin baskısı, siyasal ve kültür devrimi yüzünden tahtlarını terk etmek ve kaçmak durumunda kaldılar. Uzun süre nasıl bir duruma düştüklerini idrak edemeden Çin sınırına yakın gizli toplanma mekânlarında ve Hong Kong’da varlıklarını sürdürdüler. Wu Lung, geçen yıllar içinde düşünce yapısını gözden geçirip daha mütevazı bir hal almıştır. Hatta kimi zaman eski düşmanı Akashayana ile ittifaklar bile kurar. Erkek egemen zihniyet törpülenmiş, yerini Çinli olmak koşuluyla erkek ya da kadın fark etmeksizin harmoni için savaşanlar görüşüne bırakmıştır. Cennetin ilahi düzenine adanmışlık ve ejderhanın hakkı olan tahtına yeniden kavuşmasını sağlamak en büyük idealleridir. Eski hiyerarşilerindeki ebedi kral ile onun eşlikçisi kraliçe otoriteleri gibi bürokratik sınıf ayrımı zayıflamıştır. Daha çok chi kullanmada belli alanlarda ustalaşmış okullar halinde hareket etmektedirler. Siyaset bilimi için Ejder, tedavi ve terapi için Feniks, savunma sanatları ve strateji için Kaplan Okullarında sifular, öğrencilerin ruhlar dünyasıyla irtibata geçmesinde yol göstericidir. Avatarları, genellikle geçmiş atalarının geleneksel biçimleri olarak karşılarına çıkar. Spirit, Forces, Matter ve Life kürelerinden etkilenirler.

Görseller:

Mark Jackson

Steve Prescott

Ormanın Ötesindeki Adam
WRITTEN BY

Ormanın Ötesindeki Adam

Karadeniz'de doğdu, İç Anadolu'da büyüdü, Marmara'da yaşıyor. Mesleğinin ördüğü boğucu duvarlar arasında bulduğu çatlaklardan kaçıp ya tabiata sığınıyor ya da zarları yanındaysa GM'lik yaparak nefes almaya çalışıyor. Hayatın bir gerçeği ne yazık ki her şeyin sonunda kürkçü dükkanına geri dönüyor. Fakat bir sonraki kaçış için çatlaklar araması gerektiğini unutmuyor.